Ağaoğlu Şirketler Grubu olarak bugün bulunduğunuz noktaya nasıl geldiniz?
Ağaoğlu Şirketler Grubu olarak faaliyetlerimize 1981 yılında kurduğumuz Akdeniz İnşaat ile başladık. Daha sonraki yıllarda ise turizm ve yakın zamanda faaliyetlerine başladığımız enerji sektörlerindeki yatırımlarımızı gerçekleştirdik. Bugün bulunduğumuz noktaya nasıl geldiğimizi özetlemek gerekirse; reel ekonomiden hiç ayrılmadan spekülatif kazanç peşinde koşmaktan kaçınarak, üreterek alın teriyle geldik. Yenilikleri takip ettik, iş fırsatlarını ve ihtiyaçları doğru izleyerek, büyüme trendinde olan turizm ve enerji sektörüne doğru zamanda katılarak şirketimiz bugün bu başarıyı yakaladı.
Liderlik ve girişimciliğin sizin hayatınızdaki tanımı nedir?
Liderlik ve girişimcilik çok yönlü bir şekilde ele alınması gereken bir kavram; vizyon sahibi, yılmadan doğru çalışmak ve yenilikçi olmak ise ‘iyi lider’ olmanın şartları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Üretirken değer yaratabilen, yarattığı değerler ile insanları mutlu edebilen kişiler girişimci ve lider kişilerdir. Herkesin örnek aldığı liderler vardır; benim bu hayatta ki liderim babam... Çalışma şevkimi babamdan aldım, iş hayatında her zaman hırslı oldum ve risk almayı sevdim. Babamın ‘ Parayı başının üzerine alırsan paranın ağırlığı seni çökertir, ama parayı ayağının altına alırsan seni yüceltir’ sözü, benim hayat felsefem oldu.
Projehaber istatistiklerine göre inşaat alanı açısından en büyük 10 proje arasında Ağaoğlu olarak 2projeniz var. Maslak 1453, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi projelerinizin detaylarından bahsedebilir misiniz?
Lansmanı iki sene önce Dubai Cityscape Fuarı’nda yaptığımız ve yabancı yatırımcıların yoğun ilgisi ile karşılaşan Maslak 1453 projemiz farklı mimarisi ve sunmuş olduğu yaşam konsepti ile hem yatırım hem de oturum için cazip bir proje olarak öne çıkıyor. Geniş meydanları, tiyatroları, uluslararası standartlardaki moda merkezi ve 1453 metre uzunluğundaki caddesi ve daha pek çok donatısıyla birlikte dünya ölçeğinde bir proje olma özelliği taşıyor. Projede en yükseği 55, en düşüğü ise 21 katlı olmak üzere 24 kule bulunuyor. 2015 yılında ilk iki etabının tamamlanacağı projemiz, Avrupa Yakası’nın en önemli merkezlerinden birisi olan Maslak’ta yükselmeye devam ediyor.
İstanbul’u öncelikle bölgesel, nihai olarak da küresel finans merkezine dönüştürecek olan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi projemiz, finans sektörünün beklentilerini karşılayacak yüksek kalitede Bilişim Teknolojileri altyapısıyla hayata geçiriliyor. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi, Kadıköy-Kartal ve Üsküdar-Ümraniye metro hatlarını birbirine bağlayacak olan yeni metro hattının Finans Merkezi İstasyonu ile toplu taşıma ağına da güçlü bir şekilde bağlanıyor. Proje içerisinde, T.C. Merkez Bankası, T.C. Ziraat Bankası, T.C. Halk Bankası, T.C. Vakıflar Bankası, BDDK, SPK, TAO Gayrimenkul, İŞ GYO gibi önemli kamu ve özel sektör kurumları yer alıyor.
Yakın zamanlarda faaliyetine başladığınız Enerji Grubunuzdan bahseder misiniz? Yatırımlarınızı arttırmayı düşünüyor musunuz?
Ağaoğlu Şirketler Grubu olarak, enerji sektörüne gerçekleştirdiğimiz yatırımlar ile Türkiye’nin çevreye duyarlı bir şekilde kalkınmasına katkıda bulunmayı ilke edindik. Özellikle doğal enerji kaynaklarına yönelerek yenilenebilir enerji alanında gerçekleştireceğimiz yatırımlar için 2 milyar dolarlık yatırımı programımıza aldık. Amacımız yerli üretimi artırmak ve bunu da çevreye zarar vermeden yapmak. Bu açıdan yenilenebilir enerji yatırımlarını önemsiyoruz.
Ağaoğlu Şirketler Grubu olarak, bugüne kadar kaç konut projesini hayata geçirdiniz?
33 yılı aşkın süredir inşaat, turizm ve enerji alanındaki yatırımlarla bugün Türkiye’nin ve önemli yatırım gruplarından biri haline geldik. Bugüne dek 30 binden fazla nitelikli konut ürettik. “My” konseptli projeler ile birlikte markalı konut üretiminde Türk inşaat sektörüne öncülük etmeye devam edeceğiz. İnşa ettiğimiz projelerle konutun ötesinde kaliteli ve güvenli bir yaşam alanı ve çok kazançlı bir yatırımı da aynı anda sunuyoruz.
Konut sektöründe “balon var” söylentileri sizce doğru mu?
Ben Türkiye’de konutta balon riskini kabul etmiyorum. Balon iki şekilde oluşur. Bir, talep olmaz imalat olur; imalatta balon görülür. İki, ücretlerde şişme görülür; talep azalır, bu da balona yol açar. Başta Amerika olmak üzere dünyada böyle bir durum yaşandı, Ancak Türkiye’de balon riskini kabul etmiyorum. Türkiye’de talep hala çok canlı. Mütekabiliyet yasasından sonra ülke dışından da talep gelmeye başladı. Dolayısıyla üretimde, talepte ve ücrette da bir sıkıntı ve balon söz konusu değil.
Projelerinizde yabancılara oldukça konut satıyorsunuz, bugüne kadar satışlarınızdaki yabancı payı ve hedefiniz nedir?
Türkiye her geçen gün büyüyerek dünya arenasında çok daha önemli bir konuma geliyor. Bu büyüme neticesinde de daha fazla yatırımcının ilgi odağı haline geliyoruz ve ekonomimiz ile birlikte sektörümüzde bu ilgiden olumlu etkileniyor. Ağaoğlu olarak bu noktada kendimizi ve sektörümüzü tanıtmak kadar ülkemizi ve ülkemizdeki yatırım olanaklarını da uluslararası yatırımcılara anlatmayı kendimize görev bildik. Bu kapsamda birçok fuara katıldığımız gibi yurt dışında da temsilcilikler açarak uluslararası yatırımcılara yakın ilişkiler kuruyoruz. Mütekabiliyet yasasından bugüne 1,5 milyar dolarlık satış gerçekleştirerek ülke ekonomisine katkı sağladık. Yasanın geliştirilmesi, hukuk sisteminde ve bürokrasideki restorasyonların gerçekleştirilmesi ile 2015 yılında sektörde ki başarı oranı artacaktır.
İnşaat sektörünün ekonomi için önemini değerlendirir misiniz?
Gelişmekte olan birçok ülkede olduğu gibi, inşaat sektörü 200 kadar sektörü tetikleyen ve bu sayede yarattığı katma değer ve istihdam açısından Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden birisidir. Son dönemde yapılan yasal düzenlemelerle yabancıların gayrimenkul alımında cari açık problemi olan Türkiye ekonomisine yılda 5 milyar dolar katkı sağlamaktadır. Ayrıca yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinden 30 milyar doların üzerinde hasılat elde edilmektedir. Yüksek oranlı ve istikrarlı büyüme hedefi her zamankinden fazla olan Türkiye ekonomisi için, inşaat sektörünün önemi daha da artacaktır.
Türk inşaat sektörü Çin’den sonra dünyada ikinci sırayı almakta ve uluslararası müteahhitlik firmalarımız dünyanın birçok ülkesinde büyük ve adından söz ettiren projelere imza atmaktadır. Bu doğrultuda ilerleyen yıllarda bu başarıları daha yukarıya taşıyarak dünya çapında projeler üretmek öncelikli amacımız olmalıdır.
Türkiye’nin lokomotifi olan “İnşaat Sektörü “nün GSMH’ye da oldukça büyük bir etkisi var; aynı zamanda sektör sanayiyi de kalkındırıyor. Son zamanlarda gündemde olan “İnşaat mı Sanayi mi?” tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Daha önce de bahsettiğim gibi ülkemizde inşaat sektörü istihdama katkısı ile 200 alt sektörün canlılığında etkili oluyor. Ayrıca gayrimenkul satışlarından elde edilen yılda yaklaşık 5 milyar dolarlık döviz girdileri ile cari açığa olumlu katkı sağlıyor. Türkiye’de inşaat sektöründe doğrudan 2 milyon kişinin istihdam ediliyor ve sektörün tedarikçisi olan sanayi kuruluşlarında çalışanlarla bu rakamın 4 milyona ulaşıyor. Toplam istihdamın da yüzde 14’ünü oluşturuyor. Sektörün GSYH’den yüzde 6 pay aldığını dikkate alırsak; istihdama yüzde 14 katkı sağlayıp yüzde 6 pay aldığını görüyoruz. Yılda 650 bin çift evleniyor, 7 milyon niteliksiz konutun da hemen yenilenmesi gerekiyor. Bunun için her yıl en az 1 milyon konut üretilmesi gerekiyor. Bunun yanında her zaman söylediğim gibi sanayinin desteklenmesini takibi istiyorum fakat bunu yaparken inşaat sektörünün de önü kesilmemeli.
Son dönemlerde yaşanan olaylarla gündemde yerini alan iş güvenliği konusunda neler söylemek istersiniz. Türkiye’nin en büyük projelerini gerçekleştiren firma olarak Türkiye’deki iş güvenliği önlemleri yeterli mi?
İnsan hayatının hiçbir bedelle kıyaslanamayacağının bilincindeyiz. Yaşanan can kayıpları sektörde ki her oyuncu gibi bizleri de çok derinden sarsmaktadır. Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan inşaat sektörünün iş kazaları ile gündeme gelmesi Türkiye açısından da büyük bir kayıptır. Sadece Maslak 1453 projemizde yaklaşık 3 bin 400 kişi çalışıyor. Bu şantiyemizde 119 kişilik iş sağlığı ve güvenliği kadrosu bulunuyor. Bunun personel ve eğitim maliyetlerinin yıllık toplamı 10 milyon TL’dir. Bu rakamı yüksek bulmuyorum; gerekli buluyorum. Bu veriler iş sağlığı ve güvenliğinin bizim için ne kadar önemli olduğunun göstergesidir.
Boytorun Mimarlık tarafından Arnavutköy’de tasarlanan Durusu Milltown projesi bölgenin konut, ticaret ve kamusal alan ihtiyaçlarını karşılama hedefiyle hayata geçiriliyor. Kişi başına düşen sosyal ala...
Devamını Gör...
Özer Ürger Mimarlık tarafından tasarlanan Güngören Gösteri Merkezi (GGM) ve Kent Parkı projesi, yapı ile çevresi arasında kurulan güçlü bağlar sayesinde İstanbul’un en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri...
Devamını Gör...
Ulusal ve uluslararası ölçekte atlı spor kulüplerine imza atan Equine Design Studio, Şile’de uluslararası yarış standartlarına uygun niteliklerde özel bir binicilik merkezi tasarladı
Devamını Gör...